Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Mücahit Kıvrak, fosil yakıt kullanmadan ısıtılan ve enerji maliyetlerini …
Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Mücahit Kıvrak, fosil yakıt kullanmadan ısıtılan ve enerji maliyetlerini düşüren jeotermal seraların hızla yaygınlaÅŸtığını belirterek, 2002’den bu yana Türkiye‘de jeotermal seracılığın yüzde 400 büyüme gösterdiÄŸini kaydetti.
Elektrik üretimi, termal turizm, konut ısıtması, yaş meyve-sebze kurutma ve tatlı su balıkçılığının yanında seralarda da kullanılabilen jeotermal kaynaklar, enerji ihtiyacının karşılanmasına ve ekonomik büyümeye katkıda bulunuyor.
Türkiye‘nin iklim ÅŸartları, Akdeniz ve Ege Bölgesi’nin kıyı kesimi dışında ekonomik anlamda seracılık yapmayı zorlaÅŸtırırken jeotermal enerji sayesinde iklim özellikleri kısmen kontrol altına alınarak seracılık, kıyıdan uzak iç kesimlerde de yapılabiliyor.
Jeotermal enerjinin tarımsal üretim alanlarında kullanılması, bitkinin ihtiyaç duyduğu sıcaklığı sağlamasının yanı sıra, aşırı sıcak dönemler hariç, kesintiye uğramadan yılın her döneminde üretim yapılabilmesine olanak sağlıyor.
Türkiye Jeotermal DerneÄŸi verilerine göre 2022 yılı itibarıyla Türkiye jeotermal sera ısıtmasında dünya lideri konumunda. Dünyada toplam yaklaşık 15 bin dönüm jeotermal seranın 5 bin 293 dönümü Türkiye’de bulunuyor. Jeotermal seracılık yapılan ÅŸehirler arasında ilk 10 il ve sera alanı miktarları ise şöyle:
ŞEHİRALAN (DÖNÜM)
AFYON900
İZMİR819
MANİSA756
DENİZLİ474
ÅžANLIURFA455
KÜTAHYA293
AYDIN153
ADIYAMAN112
ESKİŞEHİR96
KIRŞEHİR92
“Türkiye, jeotermal enerjide ilk beÅŸ ülkeden biri”
Türkiye’nin jeotermal seracılıkta geldiÄŸi noktayı AA muhabirine deÄŸerlendiren Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Mücahit Kıvrak, jeotermal seracılığın ısıtma maliyetlerini aÅŸağı çeken bir sistem olduÄŸunu belirtti.
Fosil yakıtlardan arındırılmış, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretim yapan seraların, gıda güvenliÄŸi açısından öneminin her geçen gün artacağını dile getiren Kıvrak, Türkiye’nin jeotermal enerji konusunda öncü ülkelerden biri olduÄŸunu ifade ederek “Jeotermali dünyada kullanan ilk 5 ülke arasındayız. Bunu hem enerji hem de seracılık anlamında kullanıyoruz.” dedi.
Jeotermal seracılığın dünyada ve Türkiye’de hızla yaygınlaÅŸtığına dikkati çeken Kıvrak, 2002’den bu yana Türkiye’de jeotermal seracılığın yüzde 400 büyüme gösterdiÄŸini vurguladı.
Kıvrak, şöyle devam etti:
“EÄŸer siz ülkenizde tarım alanlarını kaybetmeye baÅŸladıysanız mutlak suretle marjinal alanlarda yani tarım dışı alanlarda seracılığı ve jeotermal seracılığı teÅŸvik etmek zorundasınız. Jeotermal seracılığın en önemli avantajı ısıtma. Bir de sabit düzenli ısı veriyorsunuz. Sürekli sabit ısı verdiÄŸinizde bitkiler verimlerini yüzde 60’a kadar artırabiliyorlar. Fosil yakıt veya odun kullandığınız sistemin soÄŸuması veya ısınması, dinlenmesi, külünü alması gibi durumlarda sistem soÄŸuyor ve tekrar ısınıyor. O ilk etapta yukarıya ısı çıkıyor, tekrar normale dönüyor ondan sonra aÅŸağıya düşüyor ama jeotermal seralarda sabit sıcaklık olduÄŸu için verim, temel kural.”
“Jeotermalin atık kısmıyla toprak ısıtması veya hava ısıtması saÄŸlanabiliyor”
Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Özer Kula da jeotermal sistemlerin devamlılığını sağlamak ve biyoçeşitliliğe zarar vermemek için sistemin sıcaklığını düşürmeyecek şekilde belli bir mesafeden, suyun yeniden kaynağına enjekte edildiğini ve bu işleme reenjeksiyon denildiği bilgisini vererek atık jeotermal suyun mutlaka kapalı devre bir sistemle kaynağa geri gönderilmesinin önemine değindi.
Jeotermal seralarda bitkiye zarar vermemesi için kullanılan suyun sıcaklığının çok yüksek olmaması gerektiğini ve bu nedenle toprak ısıtmada 40 derece, seraların ısıtılmasında ise maksimum 80 derece sıcaklığın kullanılabildiğini belirten Kula, jeotermalin atık kısmının farklı alanlarda kullanılarak son aşamaya kadar değerlendirilebileceğini bildirdi.
Kula, şunları söyledi:
“Jeotermal seralardaki avantaj ÅŸu; jeotermalin atık kısmıyla toprak ısıtması veya hava ısıtması saÄŸlanabiliyor. Bu da jeotermal kaynağın sıcaklığına göre kent ısıtması, fabrikalarda kullanılması, meyve, sebze kurutulması gibi birçok sahada kullanıldıktan sonra atık suyun reenjekte edilmeden önce de seralarda artı bir üretim için kullanılması anlamına geliyor. Yani aslında jeotermal sistemin atık kısmı seralarda kullanılıyor ve bu ÅŸekilde de siz son kez jeotermal sistemden ciddi bir fayda saÄŸlamış oluyorsunuz.”
“Seranın konumlanma aÅŸamasında öncelikle hedeflerin belirlenmesi gerekiyor”
Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve Mekatronik Bölümü Öğretim Görevlisi Mehmet Algil ise jeotermal seraların konumlandırılma aşamasında hedef analizi yaparken seranın büyüklüğü, serada ne üretileceği, yatırım maliyetleri ve otomasyon sistemlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret etti.
Algil, “Hedef analizi yapmak, burada ne üreteceÄŸiniz ve serayı nerede kurduÄŸunuz önemli. Bunu yaparken seranızın dayanımı, rüzgar yükü, kar yükü, içerisindeki sistemlerin ona getirdiÄŸi ağırlık, hepsi seranın konstrüksiyonuyla ilgili bir maliyet oluÅŸturuyor. Bunların hesaplanması ve buna göre seranın bilinçli kiÅŸilerce, tahmin edilen büyüme oranında konumlandırılması gerekiyor.” diye konuÅŸtu.
“Kömüre kıyasla ısıtma giderlerini yaklaşık yüzde 80 azaltıyorsunuz”
İzmir’in Bergama ilçesinde bulunan ve tek yerleÅŸkede kurulu dünyanın en büyük ikinci, Avrupa’nın ve Türkiye’nin en büyük jeotermal serasına sahip Agrobay Seracılık Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Åžentürk Salık, “Jeotermal kullandığınızda kömüre kıyasla ısıtma giderlerini yaklaşık yüzde 80 azaltıyorsunuz. Çok ciddi bir rakam, çok deÄŸerli bir kaynak.” deÄŸerlendirmesini yaptı.
Sera iÅŸletmelerinde yaklaşık 1000 kiÅŸinin çalıştığını ve çalışanların yüzde 90’ının kadın olduÄŸunu belirten Salık, yetiÅŸtirdikleri ürünlerin Avrupa pazarında yer bulduÄŸunu aktardı.
Salık, şunları kaydetti:
“Biz ÅŸu an tamamen Avrupa’yla çalışıyoruz. Avrupa’nın önceden şöyle bir problemi vardı; sizden ürün alırdı ama kota koyardı. Neden? Çünkü Hollanda üreticisinin ürünü çıkıyor, onu korumak adına ton başına bir fiyat uyguluyor, ‘vergi’ diyor buna ve size diyor ki; ‘Bana ürün gönderme.’ O yüzden biz hep Rusya’ya gönderirdik ama artık Hollanda’nın maalesef çok büyük enerji, işçi ve hastalık problemi var; bize muhtaç. 2 yıldır Hollanda bizden ürünü kesmiyor. Hiçbir Avrupa ülkesi kesmiyor çünkü ürünleri yok. O yüzden artık bizim için yeni pazar Avrupa.”
Jeotermal seralarının bulunduÄŸu arazinin tarıma elveriÅŸsiz, atıl bir arazi olduÄŸunu ve topraksız tarımla araziyi iÅŸlevsel hale getirdiklerini anlatan Salık, “Burada 600 dönüm kapalı alanda yaklaşık 15 bin ton domates üreterek ülkeye kazandırıyoruz yani atıl bir yeri, çok iÅŸle, katma deÄŸerli bir hale getiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Jeotermal kuyuların enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla kullanımına ilişkin bilgiler veren Salık, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kiralık kuyularınız ya da kendi kuyularınız olabiliyor ama kendi kuyularınız olsa dahi biliyorsunuz ki yer altındaki her ÅŸey devletimize aittir. Cironuzun yüzde 1’i kadar ücret ödüyorsunuz. Kiralık kuyularda da kiraladığınız ÅŸartlara göre bedeli belirleniyor. Yine bildiÄŸimiz gibi yıllık ÜFE, TÜFE oranlarına göre de bunlar yıl geçtikçe deÄŸiÅŸiyor.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.