İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu dahil 100’den fazla kişinin gözaltına alınmasına tepki gösteren İzmir Barosu, İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Baro Başkanı Sefa Yılmaz, “Ülkemizde artık hiç kimsenin ne can, ne mal güvenliği kalmıştır. Türkiye’de gözaltına alınmak, tutuklanmak, haksız yere hapis yatmak, öldürülmek, sürülmek, işinden, aşından, evinden, ailesinden edilmek vaka-i âdiyedendir” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere bir çok İBB yöneticisinin gözaltına alınmasına yurt genelinde tepkiler büyüyor. İzmir Barosu da İzmir Adliye önünde toplanarak “adalet” çağrısı yaptı. TMMOB’un da destek verdiği basın açıklamasını okuyan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Türkiye’nin hukukun üstünlüğünün, demokrasinin, insan haklarının değil baskının, zorbalığın, faşizmin egemen olduğu bir ülke haline geldiği dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasının iptal edilmesi, bu sabah da yüzlerce polis eşliğinde şafak baskınıyla İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile bir kez daha tescillenmiştir. Ülkemizde artık hiç kimsenin ne can, ne mal güvenliği kalmıştır. Türkiye’de gözaltına alınmak, tutuklanmak, haksız yere hapis yatmak, öldürülmek, sürülmek, işinden, aşından, evinden, ailesinden edilmek vaka-i âdiyedendir. İnsanların hayatlarının bir gecede altüst olması için siyasi iktidarın iki cümlesi yeterlidir” diye konuştu.
“YARGI ADETA BİR SOPA”
İktidarın kendisi gibi düşünmeyeni baskı altına almaya çalıştığını aktaran Sefa Yılmaz, “Ülkenin hukuki güvenceden, haktan, adaletten yoksun, demokrasinin kırıntısının dahi bırakılmadığı bir yer haline getirilmesi ise bir avuç mutlu azınlığın iktidarını korumak istemesi nedeniyledir. Bu mutlu azınlık ülkede kendisi gibi düşünmeyen, yaşamayan hiç kimseye nefes dahi aldırmayarak iktidar koltuğuna olanca güçleriyle yapışmış durumdadır. Ülke ekonomik olarak çok büyük bir buhrandan geçerken, insanlar akşam evlerine, çocuklarına ne götüreceklerini düşünürken, halk açlıkla, sefaletle sınanırken, ülkenin en yetişmiş insanları yurtdışında yaşamak için sıraya girmiş beklerken, geleceksizlik, belirsizlik, işsizlik, ağır vergi yükü altında halk inim inim inlerken bu temel emek-sermaye çelişkisinin siyasi bir yön kazanmaması için siyasi iktidar, koltuğunu baskı, zor ve faşizme başvurarak korumaktan başka çare görememektedir. Ülkede ne hukuk, ne demokrasi, ne ekonomi, ne toplum barışı kalmıştır. Bunun sorumluları servet içinde yaşarken sömürülen ve yoksullukla mücadele eden milyonlardan istenen tek şey ise sesini hiç çıkarmadan önlerine konulan insanlık dışı koşulları kabul ederek nefes alıp vermeye devam etmeleridir. Ne alternatif bir ses, ne farklı bir siyasi görüş ne de aleyhe siyasi bir söylem veya oluşuma tahammülü olmayan bu zihniyet, kolluğu ve yargıyı adeta bir sopa gibi kullanarak kendisine dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır” ifadelerini kullandı.
“KORKMAYIN”
İmamoğlu’nun gözaltı kararının siyasi olduğunu aktaran Yılmaz, “35 yıllık diploması bir cümle ile iptal edilen İmamoğlu’nun yaşadığı hukuksuzluk daha tartışılamadan, bir mafya babasının evine baskın yapılırcasına, 16 milyon İstanbullunun oylarıyla seçilmiş, davet üzerine her halde ifade vermeye gelebilecek bir belediye başkanı, evinin önüne yığılan yüzlerce polis eşliğinde şafak operasyonu ile gözaltına alınmıştır. İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle gerçekleşen bu operasyon, tüm siyasi rakiplerini hukukdışı yollarla saf dışı bırakmak gibi yollarla iktidarda kalmayı amaçlayanlarca tertip edilmiştir. Yaşadığımız durumu artık ne hukuk dışı gibi ifadeler izah edebilmektedir ne de ayıplamak yetmektedir. Yaşanan aleni bir şekilde faşizmdir. Ve faşizm kınanarak, ayıplanarak, korkularak üstesinden gelinecek bir yönetim biçimi değildir. Korkmayın! Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, iş ve aş taleplerinizi en demokratik yöntemlerle haykırın! Korkmayın! Bugün Ekrem İmamoğlu’nun başına gelen şey, aslında tüm ülkeye bir gözdağıdır, tüm ülkenin üzerine bir korku bulutu salmak amaçlıdır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir totaliter rejim, kendi kendine demokratikleşmemiştir. Faşizmin tek çaresi, birleşmiş bir halkın demokratik yöntemlerle yürüttüğü mücadeledir. Biz güneşli güzel günlerin geleceğine inanıyoruz. Faşizmin değil demokrasinin, baskının değil özgürlüğün, tek adam rejiminin değil insanlığın en ileri kolektif aklının, bir avuç mutlu zengin azınlığın değil yoksul milyonların kazanacağına inanıyoruz. Kahrolsun faşizm!” dedi.