CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, Hükümetin Kredi Garanti Fonu (KGF) paketi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Karatepe, paketin ekonomik programdaki tıkanıklığı kaynak aktarımıyla aşma çabası olduğunu belirtti. Türkiye’nin gerçek ihtiyacının ise adil ve kalkınmayı esas alan bir ekonomik model olduğunu vurguladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, yazılı basın açıklamasında hükümetin kamuoyuna “KOBİ’lere destek” başlığı altında sunduğu ve Cumhurbaşkanı’nın “tulumbaya su döküyoruz” ifadesiyle duyurduğu Kredi Garanti Fonu (KGF) paketi hakkında, bunun “tıkanan ekonomi programının kaynak tahsisi yoluyla canlandırılma çabasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe’nin Kredi Garanti Fonu (KGF) paketiyle ilgili tespit ve yorumları şu şekilde:
“Taşıma su ile…
Hükümetin kamuoyuna “KOBİ’lere destek” başlığıyla sunduğu ve Cumhurbaşkanı’nın “tulumbaya su döküyoruz” ifadesiyle duyurduğu Kredi Garanti Fonu (KGF) paketi, esasen tıkanan ekonomi programının kaynak tahsisi yoluyla canlandırılma çabasıdır.
Bugün KGF üzerinden ilan edilen kredi genişlemesi, ekonomik programın “çalışıyor” diye pazarlanmasına rağmen çöküşü maskelemek için devreye sokulmaktadır. Enflasyonu yüzde 24 hedefleyip piyasada yüzde 60’ın üzerinde faiz ortamı yaratmanın şirketleri finansal zorluğa sokacağı başından belliydi zaten.
KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştıracak her türlü kamu desteği, doğru bir planlamayla ve üretim odaklı şekilde yapılandırıldığında elbette desteklenmelidir. Peki, bu destek gerçekten kime verilecek? Şu bilinmeli ki “seçici” kredi dağıtımı yapılması, kamu eliyle çizilmiş bir ayrıcalık haritasıdır; kimi destekleyeceğini bilen, kimi dışarıda bırakacağını gizlemeyen bir ekonomi mühendisliğidir. Elbette reel sektör desteklenmeli, Anadolu’daki üretici güçler ayakta kalmalıdır; ama burada mesele destek değil, bu desteklerin nasıl ve kimler aracılığıyla tasarlandığıdır.
Türkiye’nin ihtiyacı, “tulumbaya su” değil; halkın alın terine hakkını veren, kalkınmayı merkeze alan adil bir ekonomik mimaridir”