Resesyondan etkilenen maden sektörü yeni pazarlara açılıyor

Metin Çekiç, 2022 yılındaki ihracat beklentilerinin 7.5 milyar dolar düzeyinde olduğunu lakin birinci altı ayda ihracat sayısının yüzde 25’lik bir artışla hoş giderken ikinci yarıda Amerika ve AB’de yaşanan resesyon, Çin’de süren koronavirüs tesirlerinin devam etmesiyle Türkiye’nin ihracatının ikinci yarıdan itibaren duraksadığını, son çeyrekte ise düşüş yaşandığını söyledi.

İstenilen maksatlara ulaşılamasa da yüzde 9.1 artışla maden ihracatının 6.5 milyar düzeyine ulaştığını belirten Çekiç, 2023 yılında maden ihracatının düzeyini dünyanın ekonomik seyrinin belirleyeceğine vurgu yaptı. Yeni pazarlara açılım “Dünyadaki resesyon tesirleri bizim için kahır yaratıyor olsa da sevindirici gelişmeler var” diyen Çekiç, gelinen son noktada Çin’de pandemi tesirlerinin yavaşlaması ve sıfır olay siyasetlerinden vazgeçmeleriyle birlikte kapıların açıldığını lisana getirdi.

Pandemiden yapılamayan bir fuarları olduğunu söyleyen Çekiç, fuarın önümüzdeki Haziran ayında yapılacağını, bunun kendileri için çok değerli olduğunu belirtti. Madenciliğin yüzde 100 yerli ve ulusal bir sek tör olduğunu anlatan Metin Çekiç, Avrupa Birliği ve Çin’e olan ihracatlarında pandemi nedeniyle duraksama olsa da İMİB olarak yeni devirde yeni pazarlara açılacaklarını duyurdu.

İlk olarak bu ay Suudi Arabistan’a daha sonrasında Vietnam, Mart ayında ise Endonezya, Tayvan, Katar ve İsrail’e de bir Ticaret Heyeti düzenleyeceklerini aktaran Çekiç, “Nisan ayında da ABD’de İMİB olarak mermer fuarına iştirak sağlayacağız. Gerisinden Mayıs ayında Fransa’ya sektörel Ticaret Heyetimizi yollayacağız. Yılın ikinci yarısında da Güney Afrika, Kanada Endonezya, Meksika üzere gitmediğimiz ülkelere ihracat pazarını artırmak için sektörel Ticaret Heyetleri ve satın alma heyetleri düzenleyeceğiz” tabirlerini kullandı.

Stratijik madenler değerli Yeşil gücün geleceğini stratejik madenlerin belirleyeceğini, Türkiye’nin ise stratejik madenlerde kıymetli hisseye sahip olduğuna işaret eden Çekiç, Türkiye’de güneş, elektrik, rüzgar, hidroelektrik santralleri üzere çevreci güç kaynaklarının mevcut olduğundan kelam etti. Türkiye konseyi gücünün yüzde 55’ini bu çevreci kaynaklardan sağladığını söyleyen Çekiç, son devirlerde Eskişehir’in Beylikova ilçesinde Ender Toprak Elementleri bulunduğunu aktardı.

Ayrıca dünya rezervlerinin yüzde 72’si olan bor mineralinin de Eskişehir’de bulunduğunu tabir eden Çekiç, “Bu eserlerden daha evvel hammadde, cevher olarak ihracatımızı yaparken artık bu eserleri işliyoruz. Geleceğin madenciliğinde bu stratejik madenler değerli hisse sahibi olacak. Eskişehir’deki ETİ Maden Kırka Bor İşletmesi’nde yılda 600 ton lityum işleyerek ulusal akıllı aygıtımız TOGG’un pil bataryasında kullanacağız.

Bu yıllık kapasite Kayseri vilayetimizdeki ASPİLSAN’da işlenip elektrikli araçlar, taşınabilir aygıtlar üzere tüm teknolojik aygıtlarda kullanılacak” diye konuştu. Müsaade süreçleri kısalmalı Türkiye’de madencilik bölümünün gayrisafi ulusal hasıladan aldığı hissenin yüzde 1.3, gelişmiş ülkelerde ise ortalama yüzde 7 olduğuna dikkat çeken Çekiç, 1.3 oranı yüzde 7’ye çıkarılırsa, ihracat da 30 milyar dolar düzeylerine getirilirse hem cari açığa katkıda bulunulacağını hem de bölümün hakikaten kendini bulacağını belirtti. En büyük sorunun farklı kurumlardan görüş alınması ve müsaade süreçlerinin çok uzaması olduğunu söyleyen Çekiç, “Bir müracaat yapıldıktan sonra en az üç seneyi bulan müsaade süreçleri oluyor. Bu süreçlerin çok daha süratli olması gerekiyor” dedi.